30 Temmuz 2014 Çarşamba

İlk IKEA maceram

Üzerinden epey zaman geçti ama İKEA maceramı yazmam lazım, böylece benim gibi bu yaşa gidip hala gitmemiş olanlar varsa, ne bekleyeceklerini bilirler. 


Efendim, olaylar annemin yerdeki 20 senelik halıyı değiştirmeye karar vermesi ile başlamıştı. Halı döşeyen amcalar gelip paldır küldür bizim eşyaları kaldırırken tatlı tatlı rica edip seneler evvel marangoza yaptırdığım ceviz kaplama masayı kaldırtıp evdeki boş odaya taşıttım. Her boş oda gibi bu odanın da kaderi ardiye olmak, niyeyse bizimkilerin atmadığı bir yığın eşyaya depoluk etmekti.

Odanın yarısını kaplayan masadan kurtulmuştum, şimdi sadece İkea'ya gitmesi kalmıştı. İşte o meşum gün işten yarım saat erken çıkıp Davutpaşa metrosuna yürüdüm, metrodan Kocatepe'de indim. Böylelikle, İstanbul Forum derler, kocaman bir alışveriş merkezinin önüne gelmiş idim, buraya başka türlü nasıl gelinir toplu taşıma ile, bilgim yok.

Forum'un içinden yürüye yürüye Bayrampaşa İkea'ya ulaşmış idim. Buraya bazen öğle yemeğine gelirdik eskiden, somon balığı, İsveç köftesi filan yerdik. Ama içini hiç gezmemiştim. 

Ne alacağımı biliyordum: Expedit kitaplık ile Kivik uzanma koltuğu; bir de okuma lambası! Mobilyaların sergilendiği alanı gezip bu alacaklarımı bulmam gerekti. Önce kitaplığı bulup etiketin üzerindeki numaraları not ettim, burada adet bu. Sonra koltuğu buldum ama bana onun için bir çıktı verdiler. 

Elimde kağıtlarla alt kata indim, burada ev ve mutfak eşyaları doluydu. Kitaplığın gözüne sığacak şekilde tasarlanmış kutulardan 2 tane, bir de koltuğuma yastık aldım. Bu kısmı kolaydı çünkü marketten alır gibi bir arabaya koyup geçip gidiyorsunuz. Dananın kuyruğu kasada koptu.

Ben gerizekalı mıyım neyim, o yazdığım numaraları kasiyere vereceğim, kasiyer bik bik tuşlara basacak , seçtiğim mobilyalar bızzt diye gelecek mı sandım, yoksa o umacı gibi kolilere tıkışmış 3 ton ağırlığında görünen mobilyaları taşımayı kesinlikle aklım kesmediğinden mi, bilmiyorum artık. Ta sıra bana geldi, kasiyer kız demesin mi, gidip bunları depodan almanız gerekiyor. Eh bu zaten herkesin bildiği bir şey değil mi? Fakat benim aklım kesmemişti işte. 

Söylene söylene, kutularla kavga ederek o sıradağlar misali yükselen depo alanına geri gittim. Ağlaya inleye, bir İkea elemanının yardımıyla koltuk ve kitaplık kolileri arabama yerleştirdik. Bu olanlara inanamıyordum. Yani İkea'da işlerin böyle olduğunu biliyordum ama zihnim böylesi bir alışverişi kabul etmiyordu. Nasıl bir mantıktır ki, gülle gibi kanepeyi yerinden kaldırıp taşıma arabasına koymam bekleniyordu???




Bin pişman iki arabayı kasaya iteledim, bu kutuları kesinlikle kaldırıp kasaya koymayacağımı ilan ettim. meğersem öyle bir beklenti yokmuş :)) Her şey kasadan geçip ödeme yaptıktan sonra arabaları bu sefer de nakliye ve montaj hizmeti masasına götürdüm. Yanıma sadece küçük kutuları alacaktım. Böylece uygun bir ücret karşılığında mobilyaları geri verip montaj günü için randevulaştık.




Eve gelince ilk iş okuma lambamı monte ettim! İlk İkea montajım. Sonra da aşağıda gördüğünüz kutuyu yaptım! Ama benim yapacağım İkea montajı bu kadarcıktı.




Koliler bir iki gün içinde, İkea'nın söylediği günde eve geldi. Birkaç gün sonra da montajcı iki abi geldi, ben çayımı içip çatallarına göz atarken eğile kalka yeni kütüphaneyle koltuğumu monte ettiler. 

Ve işte okuma köşem hazırdı :




Durun daha bitmedi, bu alışveriş sebebiyle bir hediye çeki kazanmış idim, onu da harcamak için son güne kadar bekledim. Sonra geçen Cumartesi, otobüse binip metrobüse gittim, metrobüsten Merter durağında inerek metroya aktardım ve tekrar Kocatepe durağında inerek daha adım atmam dediğim İkea'ya koştum. Aman hediye çeki boşa gitmesin maksat:))) Kendime iki yastık, anneme de kahvaltı tabakları alarak bu işi de halletmiş oldum. Dönüşte yine metroyla Merter, Merter'den metrobüs, mucize kabilinden oturarak geldiğim Zincirlikuyu'dan taksiyle Bebek'e inerek eve geldim ama akşama kadar uyudum yorgunluktan. O torbaları taşımak, taşıtlara inmek binmek epey eziyetli olmuştu ama hediye çekini de yemiştim :))))




Sonuçta Kediş hanımla pek memnunuz koltuğumuzdan. İkimiz de rahatça sığışıyoruz:) Lamba işte sihirli değil, bildiğin lamba:) Kitaplık da asıl kütüphaneme sığmayan, taşan kitapları ve diğer tüm dağınıklığı pek güzel toparladı. Çok seviyorum kendisini:) 

xo xo