6 Ekim 2012 Cumartesi

Kına ve Sünnet Düğünlerinin Aranılan Şahsiyeti

Perşembe günü uzun zaman önce planladığımız kızçeler toplantımız olacaktı, fakat son dakika iptalleri olunca toplantımızı bilinmeyen bir tarihe erteledik. Ben de bizim şirketin kızlarıyla toplaşıp iş arkadaşımız Emine'nin kınasına gitmeye karar verdim.

Ben günlük kıyafet içinde idim, blucin, bot, gömlek. Kızlar saat beş'ten itibaren tuvaleti işgal ettiler, efendim dumanlı makyajlar, mini elbiseler, maşalar ortaya çıktı, bütün kızlar lüle saçlı oldu bir anda. Ben böyle meh diye kaldım:)))

klasörler ve koliler:))

Akşam 6 olunca, on iki kız iki arabaya tıkıştık, nasıl becerdik onu ben de anlamadım??? Önce yolda bir şeyler yedik sonra da döne dolaşa mekanı bulup, Hürrem'in cariyeleri gibi kınanın yapıldığı düğün salonuna muhteşem bir giriş yaptık.




Biz biraz erken gelmişiz, masaları birleştirip ağır ablalar gibi köşeye kurulduk. Etrafta bir sürü ufaklık koşuşturuyor, tepede yanar döner lamba dönüyor, salonun sütunlarını kaplayan aynalardan gözlerimiz kamaşıyordu. Şifon elbiseler giymiş küçük kızlar badi badi etrafta gezinirken biz de artık yavaştan kurtlanmaya başlamıştık ve bu kurtların acilen dökülmesi gerekmekte idi dostlar:)


Talar, Özlem, Esra, Nesrin, Alize, Emine gelin, Yurda, Miss Judy, Tuğba, Nuray, Kübracık, Sinem, Sevil:)))

Pisti önce grup fotoğrafımızla şenlendirdik, sonra da Emine gelin'e "amaaan boşver erkek tarafını bekleme, başlasın eğlence" dedik, böylece fingirdek şarkılarla kendimizi pistte zıplarken bulduk:))




Önce herşey normaldi, pop şarkılarıyla hoplayıp zıplıyorduk. Gömleğim de patlayan flaşların altında neredeyse transparan olmak üzereydi:)) Birkaç hoppidi şarkıdan sonra isyan ettik, göbek havası istedik. Zaten ne olduysa ondan sonra oldu. Kendimi güzel güzel oynayan kızların ortasına bir atmışım... Ayol bir kudurmuşum evlere şenlik dostlar:))


Nuray'la kop kop :)))

Bir noktadan sonra güzel Tuğba ayakkabılarını çıkartıp attı. Tugba tanıdığım en güzel oynayan kız, bütün havaları da bilir. Şirketin yılbaşı partisinde kocasıyla bir ağır roman havası oynamıştı ki inanılmaz, parmaklarımızı yemiştik:)) Tuğba'yı görünce Nuray durur mu, o da ayakkabıları attı, şalını beline doladı, başladılar döktürmeye ooohhhh


Tuğba döktürüyor

Biz de eller hava sanki kulüpteyiz, Kübra'yla kenarda hoplayıp zıplıyorduk ki bana birşeyler oldu, içimdeki Judy canavarı şahlandı, kendimi ortalıklara attım dostlar:))




Artık o polyester H&M gömlek terden sırılsıklam olmuş, suratım patatese dönmüş, blucin kıçımdan düşerken ben başladım çılgınlar gibi oynamaya. Öyle oyun moyun bilmem, tuhaf tuhaf sallanıp yuvarlanıyorum, zıplayıp bağırıyorum, aaa baktım Talar Kübra'ya "Aslı'ya ne içirdiniz??" diye soruyor :))) Herkes benim kafamdan istiyordu dostlar, halbuki su bile içmemiştim:))


Tuğba - Nuray karşılıklı kurtlarını dökerken

Bir kere balataları sıyırınca artık hiç durmadım, bütüüün gece kop kop, hopladım zıpladım. Halaya katıldım, ayak oyunlarını beceremeyince kendimce kıvırdım, piyanist şantör arkadaş  lorke lorke'yi söylediğinde bile eşlik ettim:))


haydi lörke lörke:))

Artık durdurulmaz hale gelmiş, pistlerin sultanı olmuştum ahahah:)) Yoksa delisi mi demeli:))) Gömleğin altından göbeğim fışkırmış, makyajım akıp gitmiş, pantül popoma yapışmış, umrumda bile değildi:)) Maşasız saçlarımı savura savura dansediyordum:))





Nihayet gerçekten saçım başım sırılsıklam oluncaya, kına yakma saati de gelinceye kadar oynadım. Sonra gittim tuvalette leş polyester gömleğimi çıkarttım, pambıklı kaşkorse atletimi giydim, oh dünya varmış. Daha da oynamadım tabii. Zaten kına yakıldı, biz de gelin hanımla vedalaşıp çıktık, tramvaya bindik, oh Kabataş'a geldim otura otura:) O saatte metrobüse binmemiş oldum.




Fakat Cuma sabahı işe gittiğimde herkes beni parmakla gösteriyor, ismim ağızlarda bir efsane gibi dolaşıyordu. Tuvalette kiminle karşılaşsam "Aslı, herkes senden bahsediyor" diyordu, "ulan kim bahsediyor, ne bahsediyor?" diye soruyorum, cevap "herkes!". Kossskoca imalat müdürü de gelip "en çok sen oynamışsın, haberini aldım" deyince anladım zaten durumun vehametini. Ohh çok şükür, 1.5 sene sonra nihayet çılgınlığım su yüzüne çıkmıştı dostlar, artık rahatım:))

şimdi gelecek kına ve sünnet düğünlerine gün sayıyoruz:)))

xo xo

9 yorum:

  1. Ne güzel dağıtmışsınız öyle. Bizim düğünlerde de en çok ben oynarmışım :p İyi oluyor da, düğün bitince o bel bacak ağrısı çok fena :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. düğünün ertesi günü hepimiz inliyorduk ofiste, sesimiz kısılmış, bacaklar ağrıyor:)) ama olsun, gelecek kınaları bekliyoruz:)))

      Sil
  2. kınaları pek severm sen de çok gzel dağıtmışsın :)
    namın almış yürümüş artık istesen de oturamazsın ayrıca kıyafetin saçın falan da gayet hoşmuş bi de hazırlansaydın neler olacaktı kim bilir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de pek sevmezdim bu kınaya kadar, artık çok seviyorum:) galiba pisti bizim ekip doldurduk ya , o yüzden çok eğlenceli oldu, hepimiz tanıyoruz birbirimizi, diğer davetliler de bizim gibi kuduruklardan korktular herhalde ne bileyim:)) o yüzden çok zevkli oldu:))

      Sil
  3. "en çok sen oynamışsın" ahahah :D hep merak ederdim kına gecelerinde kına yakılması dışında neler olduğunu, gözümde nedense köhne, küçük, birkaç mumla aydınlatılmış karanlık bir odaya tıkışan kadınlar ve onların ortasında da yüzünü gözünü eşarplarla kapatmış başı önde sessizce oturan gelin adayı canlanırdı (gerçi bu sadece kendi uydurduğum bir hayal olamaz, aslı astarı var mı acaba?) bu post'un sayesinde öğrendim ki gayet de ışıklı geniş mekanlarda dans edilip oynanıyormuş kına gecesi denilen gizemli hadisede. bu arada gömlek blucin falan ama gayet de şık görünüyorsun bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet Çavlancım, aslı astarı var :))) şimdi gelin kızla arkadaşları bir güzel göbek atıp eğlendikten sonra, ışıklar kapatılır. Gelin kız bindallı denilen işlemeli, geleneksel bir kıyafet giyer, başına da kırmızı örtü örterler. Ortaya oturtulur. Bu esnada yengeler teyzeler işte birileri de kınayı hazır etmiş bir tepside, üzerinde de mum yakmışlar. O tepsiyi gelin kızın etrafında gezdiririz, kızçeler de gelinin etrafında dönüp acıklı bir türkü söylerler , maksat gelin kızı ağlatmak. hem ağlarım hem giderim misali. ama benim katıldığım 3 kına töreninde de maşallah gelinlerin ağızları kulaklarında idi, hiç biri ağlamadı ahahah:)) Sonracığıma gelinin ellerine kına yakacaklar, kaynanası gelir, kız avcunu açmaz, kaynana ellerine birer altın koyar da öyle açar. işte böyle birşey, o kadar gotik değil yani:))))))))

      Sil
  4. Oh sefan olsun canim , süper eğlenmişsiniz , darisi arzunun kinasina inşallah :))))

    YanıtlaSil
  5. ne iyi,
    unutulmaz olmuş kına:)))
    keyfin hep yerinde olsun judy!

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.