31 Temmuz 2012 Salı

Londra 2012 Olimpiyat Oyunları Açılış Töreni

Cuma gecesi, 3'e kadar oturup İngilizlerin olimpiyat açılış törenini seyrettim benim canımdan çok sevdiğim izleyenlerim. Tabii tören demek doğru değil, tören deyince bıyıklı amcaların, yavşek yavşek konuşmalar yaptığı  sıkıcı bir takım durumlar alıma geliyor. Bizim izlediğimiz, onların "the greatest show on earth" dediği, hakikaten muazzam bir gösteri idi.

Şimdi ben 34 yaşındayım, olimpiyat açılışı sorsalar benim için Cuma gecesine kadar tek bir sahne, tek bir efsane vardı: 1992 Barcelona Oyunlarının açılışında, ok atışıyla meşalenin yakıldığı an. Açılış dediğin, olimpiyat dediğin benim için oydu, başka da bir şey yoktu. İşte Londra Oyunlarının açılışı, bu hatıraya ikinci bir efsane sahne ekledi. Bundan böyle benim için 1992'deki meşalenin yanışı ve 2012'de Kraliçe Elizabeth'in paraşütle olimpiyat stadına inişi var, ötesi yok:) Barcelona hala birinci sırada ama:





Londra Oyunlarının açılış töreni, İngiliz tarihine adanmış devasa bir tiyatro oyunu gibiydi. Olimpiyat stadı, mutlu ve yeşil ülkeyi temsilen, çayır çimenle kaplanmıştı. Jane Austen romanlarından aşina olduğumuz yemyeşil kırlar, tombul koyunlar, beyaz boneli çiftçi kadınlar, İngiltere'nin sanayi öncesi devrini sahneliyorlardı. Tabii yüzlerce oyuncunun, devasa stadyuma yayılmış olarak performans sergilediğini düşününce oldukça çarpıcı bir görüntü idi bu. 




Sonracığıma benim bir dönem (90'larda, Dead Again ve Mary Shelley's Frankenstein zamanında) pek sevdiğim, aslında Laurence Olivier'den sonra en yetkin Shakespeare oyuncusu sayılan, Kenneth Branagh geldi stada. Bütün gece karşılaştığımız sürprizlerin ilkiydi bu. 





Kenneth, Shakespeare'in bir oyunundan satırlar okudu ve şiirsel kır yaşamından sanayi devrimine geçtik. Bu esnada stadyumda sürekli değişen canlı müziğin etkisi de büyüktü tabii.

Sanayi devrimiyle birlikte, stadyumdan devasa fabrika bacaları yükselmeye başladı. Bu esnada, kırsal yaşam ile endüstriyel yaşam arasındaki sömürü devrini atladıkları gözümüzden kaçmadı. Ulan tarlaları süre süre yapmadınız herhalde o sanayi devrimini, hani Afrika'dan Hindistan'dan gelen  zenginlik, elmas madenleri??


Stadyumda görüntü bir anda değişti, yeşilliklerden karalara geçtik. İşçi sınıfı doğdu ve demirciler çalışmaya başladı.


Sahneye devasa oluklardan maden akmaya başladı ve demirciler, muazzam olimpik halkaları dövdüler. Ve bu halkalar stadın üzerinde yükseldi, onbinlerce izleyici üzerine ışık yağmuru yağdı adeta. Gerçekten etkileyiciydi bu sahne:



Tarih ilerliyordu, stadyumda Birinci Dünya Savaşında ölenlerin anısına gelincik yağmuru yağdı, o dönemde kadınlara seçme ve seçilme hakkı için yürüyüşler yapan kadın hakkı savunucusu süfrajetler geçiş yaptı, bu esnada halkalar yükseliyor; deli gibi davullar ve vurmalı çalgılar çalınıyordu.



Ve gecenin efsane anı başladı. Sıra Monarşiye gelmişti. Ama izlediğimiz şeyi hiç kimse tahmin bile edemezdi. Smokin içinde nefes kesici James Craig; Bond-James Bond- arabasından indi, Buckingham Sarayının kırmızı halı kaplı koridorlarında ilerledi. Tombul ve bakımlı corgiler ona eşlik ettiler, neşeyle havladılar. Saray Teşrifatçısı, Bond'u şatafatlı bir odaya getirdi. Antika yazı masasında, beyaz saçlı bir kadın çalışmakta idi.

Bu kadın, İngilizlerin 86 yaşındaki kraliçesi 2.Elizabeth'in TA KENDİSİYDİ.

Good evening Mr Bond
Ne kadar şaşırdığımı ve eğlendiğimi anlatamam. Böylesine tutucu ve gelenekselci bir ülkenin hükümdarı, olimpiyat oyunları şerefine Bond filminde oynamayı kabul etmişti. Ne kadar açık fikirli ve espri sever bir yaklaşımdı bu. Hayran kaldım kadına. 86 yaşında Bond kızı olmuştu bizim tonton kraliçe. Okuduğuma göre kraliçe fikirden bahsedilince çok hoşlanmış. Yalnız kıyafetini kendi seçmesi gerektiğini bildirmiş. Tüm organizasyonun genel sanat yönetmeni Danny Boyle, bu kısa filmi Nisan ayında bizzat Buckingham Sarayında çekmiş. Kraliçe tek çekimde işi halletmiş.


Neyse efendim, teşrifatçı ve kıymetli corgiler eşliğinde, kraliçenin servisindeki James Bond ile kraliçenin ta kendisi, saraydan çıktılar


Onları bekleyen helikoptere binen ajan ve kraliçe, Londra'nın en güzel yerleri üstünde uçarak olimpiyat stadına geldiler.


Veee, kraliçe 2.Elizabeth paraşütünü takarak olimpiyat stadyumuna uçarak giriş yapan gelmiş geçmiş ilk hükümdar olarak tarihe geçti:))) Allahtan atlayan dublöre paçalı don giydirmişler de, kadıncağızın namusuna laf getirmediler.

hooppaaaaaa




Kraliçe stadda belirdiğinde haliyle ortalık yıkıldı. Bond-Kraliçe filmi bence efsane idi ve olimpiyat tarihinde yerini almıştı.

Uça uça gelince, saçı başı dağılmış. Çok kızmış Elizabeth

Bu unutulmaz sahnelerin ardından, sağır ve dilsiz İngiliz çocuklardan oluşn bir koro, milli marşları God Save The Queen'i söyledi, ben bile azıcık eşlik ettim artık, bu kadar olurdu çünkü. Bu yavruların marşını dinlerken Elizabeth'in gözleri doldu resmen.

Sonra gösterinin çocuk edabiyatı temalı kısmı başladı. Stadyumda sayısız yatak, yataklarda minik bebeler, aynı zamanda ulusal sağlık sistemi ve çocuk hastanelerine de gönderme yapılmakta idi.



Derken sahneye bir başka kraliçe çıktı: J.K Rowling... İngilizlerin çocuk edebiyatına kazandırdığı eserlerden sadece birinin, Peter Pan'ın giriş bölümünü okudu. Buralar hep İngilizlerin bizi kültürleriyle dövdükleri yerlerdi gösterinin.

Neyse, hikaye dinleyen bebeler yatıp uyudular


Ama derken en büyük kabusları; işte İngiliz edebiyatının nefis kötü adamları stadyumu doldurdu: Kaptan Kanca ve en korkuncu Voldemort idi haliyle bu canavarların.bu


Çocukları kurtarmaya gelen de sihirli dadı Mary Poppins oldu, gökten stada bir sürü Mary Poppins yağdı dostlar. Bizim Harry'nin 7 sene uğraşıp yokettiği Voldi'yi, Poppins dadıları 5 dakikada tarumar ettiler:))


Sonra stadyumda devasa bir orkestra meşhur Ateş Arabaları - Chariots of Fire melodisini çalmaya başladı. Aaa, bir de ne görelim?? Sıfatına tükürdüğümün Mr Bean'i, Rowan Atkinson orkestraya eşlik ediyor, org çalıyor idi. Ama Bean deyip hor görmeyin, aktörümüz Kraliçe'den sonraki en büyük tezahüratı aldı dostlar.

hay senin tipineeee:))
Bu noktada Mr Bean'in meşhur filmin efsane açılış sahnesinde atletlerle koşup zafere ulaştığı bir montaj izledik, iyiydi hoştu. Bana, Oscar törenlerinde Billy Crystal'ın hazırladığı açılış montajlarını anımsattı.


Gelgelelim, gösterinin en mükemmel, en şahane kısmı; İngilizlerin müzik tarihlerine adanmış olan bölümdü. Burada çok güzel bir mizansen yapılmış, genç bir kız ile oğlan dansçının başını çektiği yüzlerce kişi; on yıllar boyu tarihe geçmiş şarkılar eşliğinde bir aşk hikayesi anlattılar bize.


Eric Clapton'dan Wonderful Tonight ile başlayan bölümde; Rolling Stones'dan Sex Pistols'e; The Beatles'dan kaçınılmaz olarak Queen'e; rock'ın tarihini biz yazdık dercesine muhteşem bir kolaj izletti İngilizler devasa stadyumda bize.


Müzikler, danslar, rengarenk kıyafetler derken nihayet genç çiftimiz onyıllar boyu süren arayışlarını tamamlayıp kavuştular.



Ve öpüşen bir tek onlar değildi, müziğin yanısıra sinema tarihinin unutulmaz öpücükleri de ekrana yansıyordu ki, birden William ile Kate'in kraliyet düğünü öpücükleri ekranları doldurdu. Olimpiyat tarihine de geçmiş oldu bizim çocuklar böylece.



Ondan sonracığıma, gösterinin enn sıkıcı bölümü başladı. Uykuyla savaşıp yerlerde yuvarlandığım bu bölüm, oyunlara katılan ülkelerin geçit töreni yaptığı kısımdı haliyle. Geçe geçe bitmediler maşallah, adını sanını duymadığım, varlığından haberdar olmadığım, merak edip bakınca benden genç olduklarını öğrendiğim irili ufaklı yüzlerce ülkeden binlerce sporcu stadyumda bayraklarını dalgalandırdılar gurula.



Bizim kafilemizde bir sürü kız vardı, bayrağımızı da milli voleybolcu Neslihan Darnel taşıdı, çok güzeldi ve pırıl pırıl bir gülümsemesi vardı sporcumuzun. Pek hoşuma gitti:


Geçit töreni o kadar uzun sürdü ki, kraliçe Elizabeth artık sinirden köpürdü:


Geleneklere göre ilk sırada Yunanistan geçit yaptı, sonra alfabetik sırayla bütün ülkeler, en son da evsahibi ülke Birleşik Krallık çıktı sahneye. Tam bu esnada kamera Kraliçe'ye döndüğünde kadın tırnaklarını yoluyordu, ayol ne güldüm ne güldüm, bu kadar saat uykusuz kaldığıma değdi dedim yeminle:))





Ve artık sıra meşalenin yakılmasına gelmişti. Önce Elizabeth, "Oyunları resmen açıyorum" diyerek Olimpiyat Oyunlarını başlattı. Artık uykusuzluktan fenalaşmış, bayılacak gibiydi teyzem ama. Sonra jilet gibi giyinmiş Beckham'ın eşlik ettiği meşalenin Thames nehrinden yukarı geldiğini gördük.


Meşaleyi veteran sporcu Steve Redgrave teslim aldı ve stadyuma getirdi. Ulan yoksa bu adam mı yakacak olimpiyat ateşini derken, Steve amca ateşi 7 genç, adı sanı duyulmamış sporcuya teslim etti.


Gençler stadda tur atıp yine veteran olimpik sporcuların yanına geldiler, onlara sarıldılar, helallik aldılar??

Sonra her biri, yerdeki bir devasa bronz yaprağı tutuşturuverdiler


Olacak şey değil, birbiri ardına bu yapraklar sarmal şekilde yanmaya başladılar. Her biri, oyunlara katılan bir ülkeyi temsil ediyordu


Sonra müthiş bir hareketle, yaprakların takılı olduğu dev çubuklar yükselip birleşti ve Olimpiyat Ateşini oluşturdular.


Böylece Londra'da, ateşi kimin yakacağına dair tüm bahisler düşmüş oldu. Bu işe en çok limon yalamış tipli Charles şaşırdı:))


Daha bahsedilecek detaylar var ama bu yeterince uzun bir yazı oldu,

Siz de beğendiniz mi açılış törenini? İstanbul'da düzenlenirse bu organizasyon, ne ederiz, düşündünüz mü?

xo xo







19 yorum:

  1. Ah Judy sondan başlayayım bütün gece açılış törenin de bunu düşündüm diyelim bize verdiler ne ederiz dedim kesin bir Hazerfen göndermesi olur, Tarkan, Sertap ve Anadolu Ateşi Allah'ın emri onlarsız bir açılış töreni olabilemez, meşale için muhtemelen Hakan Şükür devreye girer, Rowling çıktı biz de Orhan Pampık'ı süreriz sahneye ama ne okur Gülten Dayıoğlu mu Kemalettin Tuğcu mu bilemedim (yanlış anlaşılmasın yazarları kötülemiyorum dünya tanımıyor maalesef bu değerli insanları) ee sonra hayır şahane bir kültür geçmişi var ama onun bir kısmı Yunanlılar, Romalılar ve Bizanslara ait onları zikretmeyelim derlerse ne olur bilmiyorum şöyle olur öncesini boş verip direk atlılara stada girip Malazgirt'ten başlatabiliriz kültür tarihimizi bu arada değinmeden geçemeyeceğim Atina 2004 de Yunanlılar bu kültür tarihi canlandırmasını muhteşem yapmıştı kabartmaların heykellerin canlı halini görünce tüylerim diken diken olmuştu çok hoşuma gitmişti.
    Valla adamlar yapmış açılış törenin biz ne ederiz bilemiyorum ha bir de kesin İstanbul'un fethinin canlandırıp tüm Avrupa ülkelerini de küstürmek de var işin içinde :P

    Törene gelirsem kesinlikle Kraliçe bir numara idi bayıldım fikre biz de hemen bir çalıntı yapıp Karamurat filminde başbakanı oynatabiliriz efenim tüm gösteri şahaneydi harbi. Meşale fikrine bittim geçit törenin de çocukların elinde görünce ulen bu borazanlar ne ola ki dediydim meğer meşaleymiş süperdi. David Beckham yakışıklıydı ama ben sevmem kendini o kısma bişiy diyemiyorum. Bu arada bizim sporcuların kıyafetini beğenmedim ne öyle memur gibi Atina da güzeldi beyaz takım elbise içine kırmızı gömlek idi bunu beğenmedim.

    Gudubet Camilla'yı da gördüm ama görmezden geldim anam sen küçük pirens ile evlenirsen valla üvey kaynanaya kılım bilesin düğününe gelirim fekat onu tebrik etmemem sinirimi bozuyor uzun mu oldu ne?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ah ah, ben de düşündüm durdum bütün gece. Mındık kadar Yonanistan olimpiyat oyunu düzenlesin, koskoca Türkiye yapamasın, olacak iş mi dedim. Ama sonra Fransızca konuşan Korhan Abay; efendim anons yapıp gereksiz esprilerle ortamı ısıtmaya çalışan Meltem Cumburlop, her uluslararası organizasyonda ortaya sürülen Anadolu Ateşi aklıma düştü.. O konuşmalar gözümde canlndı.. Kraliçe çıktı, sadece "Olimpiyat Oyunlarını resmen açıyprum" ded, oturdu yerine... Bizim bıyıklı abiler çıkıp artık ne konuşmalar yaparlardı onu düşündüm... Ne bileyim, her adımda kendimizle kıyasladım senin gibi... bir türlü kafamda canlandıramadım, olduramadım... zaten sporda ahım şahım başarı gösteremeyen bir ülkenin bu kadar hevesle olimpiyatları istemesi ilginç. Zaten Olimpiyat Oyunları İstanbul'da yapılırsa artık trafiğin, köprünün halini düşünemiyorum, bizim 2 hafta işe gitmememiz gerekir:)) Cinayet çıkar trafikte:)

      Kraliçeye bayıldım, böyle bir komedide yer almasına bayıldım, dublör bile olsa, benzerinin helikopterden atlamasına izin vermesine bayıldım. Koskoca kraliçenin semalarda uçarken kabak gibi götü açıldı demezler mi? :)))

      Allah alsın o Camilla'yı ne diyeyim:)) Nick name the gudubet:))

      Sil
  2. :) ben de yazı ne zaman gelecek diyordum :) ortada bir GREAT BRITANIA olur da sen bişi yazmaz mısın .... ingilterenin reklamını izledik. ben olmasam siz ne yapardınız müziğiniz bile benim be der gibi bir havaları vardı. hatta öyle işlemişki maçlar sırasında bile ingilterenin bu propagandasının beyinlere naısl işlediğini spikerlerden anladım :) ne diyelim iyi varsın ingiltere... sen olmasan biz ne yapardık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yazı ancak geldi, Cumartesi gezmedeydim. Pazar gecesi başladım, yazdm yazdım.. resimleri bulup sıraladım fekat bitiremedim, taa Pazartesi gecesi bitti, geç oldu haklısın:)
      Pis İngiltere'ye Kurtuluş Savaşında Yonan kardeşleri üzerimize saldıkları için kılım da, o kraliyet elmaslarının dedikodusunu yapmak hoşuma gidiyor:))

      Sil
  3. Çok güzel bir yazı ve derleme, emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim, epey uğraştım, beğenilmesine pek sevindim:)

      Sil
  4. uludağda kamptaydım sadece bi kısmını izleyebildim. vallahi ağzım açık izledim o kısmı da. maşallah ingilizlere

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. edebiyat desen onlarda, tiyatro onlarda, müzik hatta freddie mercury bile onlarda. onlar da bu kadar malzemeyi bulunca boş durmamışlar, helva yapmışlar işte:)

      Sil
  5. umarım bize vermezler olimpiyatları. Biz sadece boş trübünler ve trafik belamızla dünyaya rezil oluruz. Bizim cahil yurdum insanı ne anlar olimpiyatlardan. Haşa !Çıplak sporcuları da giydirirler artık günah diye.Futbol ve güreş dışında bir haltımız da yok. Gösteri olarak da sadece osmanlıları koyarlar bi de anadolu ateşi. Arabesk birşey olur her zaman ki gibi. Olimpiyatlar hristiyan kültüre ait bir güzellik, lütfen öyle kalsın!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de trafiği düşündüm, İstabul'un mevcut hali ortada, bir de bunun üzerine Olimpiyat trafiği.. abbovvvv , bloggerları da vururlar, vurun beni o zaman.
      bir de arabesk kelimesini gördüğüm an kafamda bir ampül yandı.. Olimpiyat açılışında harikulade sesi, muhteşem fiziği, şaaşalı tüylü müylü kıyafetleri ve azametli takıları içinde Bülent Ersoy! Nasıl olurdu ama, tarihe geçerdik tarihe ahahahah

      Sil
  6. İngiliz muhipliğimin sınırı yok anladım ben bunu, j.k. rowling'i görünce gözlerim yaşardı resmen. Adamlar kültürleriyle dövmüşler gerçekten :D tamam çoğu ülkenin sanatı, kültürü çok ama adamlar hala yaşatıyorlar bunu, sömürüyle bilmemneyle de olsa benimsetmişler. Hepsinden önce Shakespeare'leri var. (ayrıca freddie'si, rowling'i, dickens'ı da var ooof of :/) Neyse.

    Bizde olmasın bence, yüreğim kaldırmaz izlemeyi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aklıma "love actually" filmi geldi, ingiliz başbakan, amerika başkanına posta koyup "küçük bir ülke olabiliriz ama biz de büyüğüz, bizim shakespeare'imiz var, harry potter'ımız var, david beckham'ın sol ayağı var.." demişti, filmin en hoş sahnelerinden biriydi. açılış töreni de aynen öyle oldu.
      gerçekten dediğin gibi, Shakespeare'leri yeter zaten dövmeye:)

      Sil
  7. kaçıranlar için süper oldu
    ne kaçırdığımı gördüm kahırlandım
    bir de derleme youtup videosu koysan biz garibanlara :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aaa yütüp'de bakmadım hiç, koymuşlarsa bulup atarım sana linkini:))

      Sil
  8. diana yoktu galiba yalnız değil mi kadını görmezden mi geldiler yoksaa

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. diana derken bebeğim? şaka herhalde:))) camilla mı demek istedin, oradaydı gudubet:))

      Sil
  9. yok yoook hani tarihini önemli isimleri hep andılar ya ben dianayla ilgili özel bir bölüm göremedim judyy

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. haa haklısın canım, afedersin, yanlış anladım.
      aynen dediğin gibi, Diana'yı sildiler artık, jübile kutlamalarında da hiç gösterilmedi. halbuki kraliyet ailesi bugün bu denli popülerde diana sayesindedir.

      Sil
  10. Açılış Töreninin bir kısmını bende izledim...Sıra bizim kafilemize geldiğinde tam gurur duydum diyecekken onları selamlayan(daha doğrusu debelenen),dolayısıyla beni ve sizleri de temsil eden başbakanı ve yanındakini gördüm...Diğer ülkelerin siyasilerinin kalitesinden sonra moralim bozuldu başka kanala geçtim...

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.