24 Temmuz 2011 Pazar

Haftasonu yeme-içme-gezme raporu

Cumartesi günü her zamanki gibi diyetisyen kontrolü ile başladı dostlar. Diyetisyenin tartısı 0'dan değil 0.5'den başladığına ve ben de 59.5 çıktığıma göre artık bildiğin 59 kilo olmuş; S'lere 38'lere giriyor idim. Birkaç hafta sonra 1 yıldan uzun süren diyet bitecek ve koruma devresi başlayacak. Bu dönemde de 3 ayda bir kontroller olacakmış. "Sonra ben hep gelmek istiyorum, yoksa tek başıma yapamıyorum" dedim kadına, "6 ayda 1, senede 1 gelirsin" dedi, "ben emekli oluncaya kadar" diye de espri yaptı, aman da amannn, feci azarları, iğneli lafları ile bizi muma çeviren dehşetengiz diyetisyen espri de yaparmış:)) Bir de kötü haber verdi, normal bir insan evladı 6 parça suşi yiyip doymalıymış, bir öğündeki istihkakımız o kadarmış:((((( Ben 24 parça ile doyuyorum diyemedim kadına, cesaret edemedim dostlar:)))))



Kontrolden çıkınca hemen kliniğin altındaki simit sarayına girip birşeyler yedik, aç karnına tartılacağız diye içimiz kurumuş, sıcaktan başımız ağrımıştı. Simit-peynir yedikten sonra canlandık, Lady Charlotte'ın bembeyaz yüzüne renk geldi. Vakit kaybetmeden metroya atlayıp Şişhane'den İstiklal Caddesine çıktık.

Biz geldiğimizde cadde inanılmaz boştu, herhalde sıcağın en harlı saati diye herkes inine çekilmiş yalanıyordu, bizse deli fişek gibi dolanıyorduk dışarılarda, neyse ki güzel bir esinti vardı, sıcak pek rahatsız etmedi.

Öncelikle Bershka'ya girdik, ki her daim arı kovanı gibi olan bu dükkan bile boş gibiydi, hayret değil mi? Birkaç parça denedik ama yok, hepsini bıraktık. Ben kafama bir fiyonk aldım:)) Lady Charlotte'cuğum istedi almamı, terliklerinle takarsın dedi:)) Aldım taktım kafama kocaman kırmızı fiyongu, öyle dolaştım bütün gün:))

Bershka'dan sonra Gratis'de Pastel'in yeni mavi ojesine baktım ama yoktu, ben de turanj ojeden aldım. Camper'a baktık sonra, bir sandalet vardı, evladiyelik, her Camper ürünü gibi alıp yıllarca giyersin. Ama tabii buna verecek para kalmamış olduğundan öyle bakışıp ayrıldık bu güzel sandaletten.

Yol boyu dizili diğer ayakkabıcılara da uzaktan bakıp nihai hedefimize ulaştık : Terkos Pasajı! İndik, çıktık, dolandık, bir kaç dükkanı karıştırdık. İşte benim dün bahsettiğim muhteşem DC Comics tişörtlerini keşfettiğim mağazadan, Lady Charlotte da çok tarz bir elbise almıştı. Terkos'dan bu sefer elimiz boş çıkmamıştık.

Hemen Terkos aralığının girişinde Paşabahçe vardır, mağaza bir süredir tadilatta idi, yenileme işleri bitmiş, muhteşem koleksiyonları ile Paşabahçe geri dönmüştü. Osmanlı tarzını yansıtan klasik koleksiyona ağzımızın suları aka aka baktık resmen, o kadar pahalılar ki...

Paşabahçe'den Midpoint'e gidecektik, yolda epeydir girmediğimiz Collezione'ye bir uğrayalım dedik, gerçekten güzel parçalar vardı, özellikle etek ve elbiseleri beğendik, rengarenk yazlık parçalar arayanlar bir baksın derim.

Sonunda kendimizi Midpoint'in terasına attık, far far esen rüzgarla serinleyip, mağaza gezmekten yorulmuş ayacıklarımızı dinlendirdik. Değişiklik olsun diye tavuk yerine krep yedik, bir de ben naneli limonata içtim ohhh:))

Limonatanın elmalı sunumu pek hoşuma gitti:



Krepten de pek memnun kaldım, mantarlı ve etli olanı seçmiştim, malzemesi bol ve lezzetli; tortillası incecikti. Tabii patates kızarmalarını yemedim:



Yemek yedik, esintiyle serinledik, etrafımızda oturan tipleri çekiştirip eğlendik, son okuduğumuz kitaplardan bahsettik, bir güzel dinlenmiş olduk.

Kendimizi tekrar sokağa attığımızda İstiklal caddesinin tüm kalabalığı geri dönmüştü. Ama ne kalabalık!! Adım atmak mümkün değil! Sanırım o kalabalık yoruyor beni en çok. Meydana doğru yürürken Accesorize'a , Hotiç'e, Nursace'ye baktık. Sonunda Koton'a girdik. Şu Türkan Şoray tişörtlerine baktım ben, her Koton'a girişte bunlara bakıyorum ama çok pahalılar, bir tişörte de 40 lira verilmez anacım. İndirime de girmemişler. Başka bir tişört beğendim, Koton'un İstanbul koleksiyonundan, kasada onun da indirime girmediğini ve 30 lira olduğunu öğrenince bıraktım tabii, çüüşşş bu ne be? 5-10 liralık penyeleri 30'a 40'a kakalamaya çalışıyorlar.

Artık akşam olmuş, alacakaranlık çökmeye başlamıştı. Bu saatte bir tek paçavralar kalmıştır diye düşünüp Mango'yu es geçtik. Meydana yakın, hani Özsüt'ün yanındaki Gloria Jeans'de oturup kremasız kahvelerimizi içtik. Ohh, bütün gün kahve içmemişim, çok iyi geldi doğrusu. Terastan meydanın manzarası da şöyle idi:



Hava kararıncaya kadar kahvecide oturduk, sonra da kalabalığı bir şekilde yarıp geçerek otobüse ve metroya  binip evlere dağıldık, eve geldiğimde saat 10 idi, oh, bütün gün gezmiştik, ne güzel bir haftasonu:)

Önümüzdeki birkaç hafta sıcaklardan ötürü gezmeyiz sanıyorum, bakalım. Para da bitti, artık maaş alana kadar harcamamak lazım. Gezmeyelim de ekonomi yapalım azıcık:)

xo xo

4 yorum:

  1. Sefan olsun Judy
    Ancak demem odur ki şu Japonya'daki radyasyondan payını almış yosunlarla yapılan suşileri hakikaten 6 ya indirsen, kilo için değil radyasyon sebebiyle. Tabii sen bilirsin yine, bunu yazdığım için kızarsan hemen geri aldım say:))
    Bunun dışında ye, iç, eğlen, gez, toz, biz de gezmiş kadar olalım sayende, bir kez daha sefan olsun, mavi ojene de bir an önce kavuşman dileğiyle sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. 6 parça suşi miymiş bir porsiyon? 35 kiloluk sıfır beden küçücük mideli anoreksikler bile doymaz o 6 minik lokmayla!

    bu sıcakta nasıl bütün gün gezebiliyorsun judy, bir de istanbul'da, yapış yapış.. ben son on gündür evden koşa koşa işe ve işten koşa koşa eve şeklinde yaşıyorum, akşamları bile çıkmıyorum, korkunç geliyor burdaki sıcak!

    diyetisyen meselesinden dolayı kutluyor, irade böyle bir şey diyorum :)

    YanıtlaSil
  3. Ay Istanbul'da gezmeyi ne kadar ozledigimi farkettim. Cocuksuzken de gezmek pek zevkli olur yanlis hatirlamiyorsam :)

    YanıtlaSil
  4. Leylak'cığım kızar mıyım hiç? benim hiç aklıma gelmemişti o mevzu. mesele yemek içmek olunca pek ince düşünmem, ne bulursam yerim:)) bu bizim yediğimiz suşiler acaba japonya'dan gelen malzeme ile mi yapılıyor, oy oy, pek fena meraklandım şimdi.


    Çavlan, canım evet porsiyon 6 adetmiş:(( benim midem ne kadar küçüldü, yine de 24 adet ile doyuyorum, düşün artık :))))

    hava sıcak olmasına sıcak ama epeyi esinti var, o sayede gezebiliyoruz, hatta evde neredeyse cam çerçeve inecek, o derece:))

    vejetaryen kedi : herhalde çocukla gezmenin de tadı başkadır:)) tabii çocuksuz olunca her deliğe girip çıkıyorsun, bir de ufaklık parmaklıklardan atlar mı, masanın üzerinden uçar mı gibi streslerin olmuyor:))

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.