30 Ekim 2009 Cuma

Arızalı

Size şu şirketin yanındaki postanede yaşadığım bazı maceraları anlatmıştım, hani strwberrynet'den gelen kutularımın peşinden koşmuştum falan?

İşte bugün bizim Seval'e Strawberry'den saç bakım maskesi gelmiş, postanedeki dingil de bizim şirketin kapısındaki güvenliğe Aslı hanımın paketi geldi demiş... Sen benim ismimi nereden hatırlıyorsun ülen??? ben de kalktım gittim bir güzel kızdım adama.. hata olmuş diyor, ulan böyle hata olur mu, paketin üzerine bir bak yani ne isim yazıyor alla allaa!!!

Sonra Seval kalktı gitti kutusunu almaya, aaa postanedekiler ne dese beğenirsiniz "Arkadaşınız biraz arızalı galiba, bizi azarladı" .... püaahahahahah şimdi gidip ağızlarını burunlarını kırmak lazım bunların ama Lady Charlotte'ın dediği gibi ,"eh biraz öyle kendisi" :))))


28 Ekim 2009 Çarşamba

Pijama partisi

heeeyy, Cuma akşamı pijama partisi veriyoruz dostlar, Sino'nun evinde püahahaah
Ayıcıklı pijamalarımızı giyerek bu sefer yerlerde yayılıp yuvarlanarak yeme içme rekorumuza yeni bir boyut getirmeye çalışacağız

slumber party deyince Grease filminde kızların Frenchy'nin evindeki muhabbetleri aklıma geliyor, ya benim de kulaklarımı delmeye kalkarlarsa??


neyse, bu partinin ana fikri, sabahlara kadar 51 oynayacak olmamız dostlar. İşin sırrı bu idi. Deniz özellikle hepimizin yatıya kalması gerektiğini , çünkü kağıt oynamaya başlayınca gün ağarıncaya kadar bırakamayacağımızı söyledi. Parti fikri de buradan çıktı. Ben küçükken abilerimle 51 turnuvaları yapardık hatırlıyorum. Hatta Hakan abimiz sürekli kart çalar, gizler, bizi güldürürdü, hey gidi günler :)))

U2 biletleri pazartesi satışta


Blogumu yayınlamamla ilgili sorun düzeldi ya, sıçarcasına post yazmaya başladım dostlar, kusuruma bakmayın. Çünkü çok sıkıldım kaç gündür ne yorumlar çıkıyor ne postlar yayınlanıyor idi

neyse işte, konsere kim gidecek? beraber gidelim.

Konser Biletleri:
1. Kategori2. Kategori3. Kategori4. Kategori5. Kategori6. Kategori7. Kategori
375 TL300 TL225 TL175 TL125 TL75 TL50 TL
Saha İçiÖzel Loca
(12, 14 ve 16 kişilik)
Red Zone Paketi
(Sahnenin hemen önünde özel alan)
100 TL750 TL (kişi başı)550 TL



Blogger

Yahu 3 gündür blogger'a postalayamıyorum, FTP ile yayınlama mevzusunda bir zoru var galiba
öööfff

aşağıdaki postun güzelim fotolarını artık akşama tekrar postalarım çalışırsa eğer FTP

26 Ekim 2009 Pazartesi

Ultimate lightsaber

Allaaah , nihayet bugün postacı kapıyı 2 kere çaldı ve Ultimate Lightsaber'ıma kavuştum dostlar.

Bu setin özelliği, parçaları birleştirerek çeşitli kombinasyonlarda ışın kılıcı oluşturabiliyoruz. Hatta içindeki kristalleri bile değiştirip jedi ya da sith olabiliyorsunuz, her kristalde kılıçtan farklı sesler çıkıyor :))

kutulu hali




kutunun içi




yeşili koyalım (diğer kristalleri de kaybetmemek içün kılıcın kabzasındaki hazneye gizleyebiliyoruz)





hop birleştir





kapalı hali bile eşşek kadar,açtığın zaman da tüfenk gibi oluyor, maşşallah 3 tane pille çalışıyor zaten:))
kıyaslama için benim dana yavrusuyla yanyana koyarak bakıyoruz :






Oynaması çok zevkli, malzemesi çok başarılı, hiç öyle kırılacak gibi değil... sonra mesela bir yere çarptığın zaman ses efektleri çıkıyor , oh la laaa, ama kapışacak kimse yok , yafu nolur birer kılıç kapıp gelin üleeyynn... Bahçedeki erik ağacına sardım ben şimdi hamle ederek saldırıyorum :))) Komşular "vallahi üşüttü Naci beylerin kızı " diye dedikoduya başlayacak yakında hahahahahaaa

Tabii kılıcın etkisini öncelikle kediciğimin üstünde denedim , vurmadım be manyaklar , bir kılına bilem kıyamam, kılıcı salladım şöyle bakayım korkacak mı diye... herif önce biraz tırstı, ama daha çok sinirlendi...... sonra şapır şupur yaladı koskoca laytsaberin karizmasını dağıttı ayol...




24 Ekim 2009 Cumartesi

Madonna, Dracula, Frankenstein = muhteşem üçlü

Geçen Pazartesi sabahı bir uyandım ki, bademciklerim iki oda bir salon olmuş dostlar... sürünerek işe gittim, hemen akabinde fırk fırk burnum akmaya başlamaz mı, eh her sene bu zaman bu ıstırabı çektiğim için kabullendim kaderimi, antibiyotiğe dayandım. Salı günü evde yatıp yuvarlandım allahhh, bütün gün uyudum, sonra çarşamba ve perşembe yine işe gittim ama pek halsiz idim, bugün de yattım öğlene kadar çok şahane oldu. Sonra bu akşam işten çıkınca kendimi daha iyice hissediyordum, fırsat bı fırsat diyerek Starfaksa gittik bizim ekiple, kahvelerimizi içtikten sonra da D&R tükkanına daldık (gezerken sıkılmadığım tek mağaza olsa gerek) , ve de Madonna kardeşimizin yeni toplama albümü CELEBRATION'ın 2 disk versiyonunu aldım sayın seyirciler, yeni dedim çünkü biz biliyoruz ki, Maddy teyzemin neredeyse 20 sene önce yayınladığı The Immaculate Collection diye başka bir toplama albümü daha var, hatta şu naçizane tozlu kaset kolleksiyonumda bulunmakta kendisi, dinlemekten yıpranmış halde:))


Dinlemeye 2.diskden başladım , Material Girl - La Isla Bonita - Papa Don't Preach grubuyla... Ooofff bee, şahane değil mi? 1. diskte de Like a Virgin ve Like a Prayer , Vogue ve aman bir dolu şarkıları var Maddy'nin... Ama benim en sevdiklerim bunlar idi :) Haaaah, abim bana papa don't preach şarkısının "baba bana vaaz çekme" demek olduğunu öğretmişti, evde papa don't preach diye dolanır olmuştum...sonra material girl şarkısından ders alayım , materyalist olayım diye kendime kendime karar vermiştim... sonra bu şarkıları bir güzel ezberlemiş, İngilizce sınıfının da tozunu atmıştım hey gidi ... bu sevdiğim şarkıları öğreneceğim diye İngilizcem epey gelişmişti...Youtube yoktu diyorum, cırt internetten şarkı sözü bulamıyordun, internet yoktu işteee, kasetin içindeki kitapçıkta da herzaman sözler yazmazdı ki, elin mahkum, Blue jean falan şarkı sözü verdi mi otur ezberle:)))

Neye sonracığıma D&R'da serseri serseri gezerken (birgün bizi kovacaklar çok gürültülüyüz diye buradan ama çok eğleniyorum ben burada:)), anaa ne göreyim?? 1931 yapımı Bela Lugosi'nin oynadığı Dracula filminin dvd'si sadece 5 lira... Edward diye ömrümü yediniz üleyyynnn alın size vampirin babası diyerek onu da attım sepete, yanında Boris Karloff kardeşin Frankenstein'ı da olsun dedim. Şimdi evde herkes uyurken tek başıma takıp izlesem mi, yoksa korkar mıyım diye merak etmekteyim, ne güzel fıkır fıkır nostaljik Maddy şarkıları dinliyorken kendimi korkutup bir de ishal olursam??? püahaahahahah

You know that we are living in a material world And I am a material girl...

17 Ekim 2009 Cumartesi

Kaset nasıl takılıyordu beaa

Bu sabah odamı süpürürken kitaplığımın ne kadar tozlandığını farkettim, neyse elektrikli süpürgeninin ucuna takılan bi aparat var imiş, taktım onu, tek tek bütün rafların tozunu aldım ama raflarda kitapların önünde birsürü obje dizili olduğundan çok yoruldum dostlar. Ama tozları görünce hırslandım coştum, iskemlelerin üzerine çıktım süpürge makinesini de başka bir iskemleye çıkartıp kütüphanenin en tepesini (hani parmak kadar toz olur ya) bile silip süpürdüm. Tam süpürgeyi çekerken boinkkk suratıma birşey uçtu : yıllar önce Göteborg'daki Liseberg parkından aldığım toplu telli zamazingo püahahahaah, korktum yahu!!! Sonra kafama taktım, kısa saçla çok şirin oldu böyle kafamın üzerinde 2 kırmızı top... neyse

Kitaplığımın da düzenlenmesi lazım biraz yığılma var ama...

Kitaplıktan sonra sıra CD-DVD köşesine geldi. Ben öğrenciyken alınan bir çalışma masam var idi, hani böyle çekmecesi , üzerinde 2 raf ,en tepede kapaklı kısım, oturup iğrenç dersleri çalışır idik... İşte eğitim hayatım bitince ben bunu da kitaplığıma ekledim, ve sıra sıra filmlerimi , müziklerimi buna dizdim ama yıllardır düzenlemiyordum, şimdi biraz bunu düzenledim, filmleri , oyunları ayırdım, CD'leri de klasik müzik - Serge Gainsbourg - U2 - ve diğer herşey olarak ayırdım. Tabii ki QUEEN CDlerim müzik setinin yanında üleeeyyynn. Bazı prensiplerim vardır, mesela DVD oynatıcının yanında sadece STAR WARS ve INDIANA JONES filmleri durabilir, müziksetinin yanında sadece Queen dizilir falan filan. Hoparlörün tekinin üzerinde de Millenium Falcon oyuncağı durur her zaman :)))


İşte bu cdleri dizerken en arka sıraya saklanmış, uzun yıllardır yüzlerine bakılmamış kasetler çıktı ortaya...Ahhh ah ulan ömrümün en güzel yılları kasetlerle geçti herhalde, neler neler var idi, tek tek tozlarını aldım, Guns n Roses, Genesis, Nirvana, bir sürü soundtrack, işte kapağına bin dokuzyüz bilmem kaç senesinin hitleri yazdığım radyodan çekme karışık kasetler... Ya nasıldı ama, böyle radyodan mesela Bon Jovi'nin yeni şarkısını bekler bekler ve tam o anda record tuşuna basardın, ya da kaydetmek istediğin şarkının başladığını farkederek teybe doğru depara kalkardın...

Sonra The Freddie Mercury Album ü buldum.Ayyy içim bir hoş oldu, düşünsene 17 yıllık kaset. Kasetin kapağına da o yılların vazgeçilmez dergisi BLUE JEAN'in verdiği bir Freddie çıkartmasını yapıştırmışım.


Ehhh kaseti bulunca çalayım ulan dedim, müzik setinin tepesinde hiç kullanılmamış kasetçalar var idi, hatta üzerindeki yapışkan bandı bile sökmemişim o derece kullanılmamış. Açtım yapışkan bandı, kasetçaların kapağını da açtım, sonra bir kasete baktım bir kasetçalara... nasıl takılıyordu bu beaa?? Hahahahahah, taktım ve çaldı kaset!!! Hiç bozulmamış!!! İşte bu kasette en sevdiğim şarkılar IN MY DEFENCE, BARCELONA, LIVING ON MY OWN idi... Kasetin ilk yüzü bitince trakk diye attı, haydi kalk ikinci yüzünü çevir... son şarkı da Barcelona, dalıp gittim ulan o zamanlar ezberlemiştim bu şarkıları ve hala hatırlıyor idim... tam öyle nostalji rüzgarlarına kapılıp gitmiştim ki, TRAKK diye ikinci yüz de bitti ...korktum üleyynn PAÜAAHAHAHAHAH

15 Ekim 2009 Perşembe

Bugün ne yedim?

Hani kadın blog yazarları bugün ne giydim postu yapıp altına da, tişörtüm oradan, ayakkabım buradan yazıyor ya, eh düşündüm ben ancak bugün ne yedim postu yapabilirim PÜAAHAHAHAH değil mi dostlar ????

Yaa işte asıl amacım yediğim çok güzel 3 şeyi paylaşmak

1-) Starbucks Fajita sandöviç.
Bu aslında daha evvelden de varmış Starfaksda ama ben ilk kez yedim, amanın ince ekmek arasında etli, biberli, fajita soslu muhteşem bir sandöviç idi , kesinlikle tavsiye ediyorum, tadı damağımda kaldı.

2-) Melodi lahmacun
Öğle yemekleri için çoğunlukla Perpa'ya gidip en üst kattaki esnaf lokantalarından Melodi'de yemek yiyoruz. Hani 7 TL'ye 3 kap yemek verilen türde bir yer. Aman diyeyim burada bir lahmaç yapıyorlar, incecik, çıtırrr çıtırrr, malzemesi süper...Yedikten sonra ağzımda hafif bir acılık kalıyor... Aman bu lahmacuna gömülünce sesim soluğum kesiliyor benim, Seval dürtüklüyor beni öldüm mü kaldım mı diye hahahaha.

3-) Dominos çikolatalı sufle
Ayyhhh yalebbim, bu nefaseti anlatmaya edebi gücüm yetmez dostlar. Hoş bir tesadüf , tam şirketin karşısında Dominos var, işe geçen istedik 1 kutu sufleye gömüldük , Deniz de çiğ krema getirmişti, krema hazırlayıp suflenin içine krema doldurduk, ooohhhşşş, ağzımın suları aktı. Sufle için aşağıdaki daha önce çektiğim foto ile idare edelim bu seferlik.


Başka birşey yemedim bu aralar böyle değişik, güzel... :(

13 Ekim 2009 Salı

Queen: The Ultimate Illustrated History of the Crown Kings of Rock

İşte size bu şahane, kocaman , ciltli kitaptan bir kaç fotoğraf

Ama kitap bir foto albümü değil, Queen tariçesini anlatan harika bir çalışma olmuş, arada sayısız alıntılar, parçalar, sadece Queenlerin fotoları değil, dünyanın dört bir yanından Queen ile alakalı materyalleri, konser biletlerini, tur programlarını, albüm eleştirilerini ... herşeyi bulabildiğimiz muhteşem bir kitap, bir toplama, Queen saltanatının görkemli bir kutlaması...




















Ah Freddie ah, keep yourself alive dedin, too much love will kill you dedin, ama kendi lafını kendin dinlemedin be canım.Let's fuck off and have a drink dear!!!


12 Ekim 2009 Pazartesi

Kitabım geldi

QUEEN kitabım az önce çuvalla geldi, o kadar güzel ki, bebek gibi sarıldım kendisine, kucağımda oturuyorum, hiç bırakmak istemiyorum. Yemeğe çıkarken de dolaba kilitleyeyim bari.  İçi fotoğraf dolu, rengarenk, kocaman, muhteşem bir kitap. Akşama fotolar çekip gösteririm:))

God save the QUEEN

11 Ekim 2009 Pazar

haftasonu raporu

Cumartesi günü annemi İstinye Parka götürecektim, tam evden çıkacaktık, zırr telefon, La Capitanacığım arıyor, o da meğersem Etiler'de imiş, cırttt inip bizi aldı, hooop İstinye parka gidiverdik, tabii Etiler'e geri dönüp yukarıdan gittik dostlar, sahil nasıldı biliyor musunuz, Ortaköy'den İstinye'ye kadar tıkalı, berbat yani.

İ.Park çok kalabalık idi, kadınlar sürekli çarpıp duruyor bu ne anlmadım, çevrene çarpıp durmak normal mi kabul ediliyor bu memlekette artık? Herkes kafayı yemiş, nezaket v, düşüncelilik diye birşey yok artık peeh.

Neyse anneme trençkot ve blucin aldık, ben de üzerinde Paris yazıyor diye bir tişört aldım. Hem bu ay Fransa'dan benim müşteri geliyor, tişörtümü giyer yalakalık yaparım fena mı?? La Capitana da minik prensimize civciv şeklinde yumurtalık aldı Paşabahçe'den hahahaha çok şirin birşeydi. Yaa bir de Sephora'da Dior iridescent farın electric light paletini denedim, allaaahımmm o neydi öyle , ipeksi bir doku, hafif yanarlı dönerli renkler, KOLLLL gibi bir fiyat, tabii almadım canım.

Gece evde ise Queen'in Montreal konserini izledim. Bu dvd'de daha önce anlatmıştım ya, Brian ile Roger'in yorumları var, bütün konserin üzerine bırbır konuşuyorlar, o kadar hoşuma gidiyor ki, kaç kere izledim hatırlamıyorum. Bir de kaydın renkleri, görüntüler şahane, sanki dün akşam konser vermişler gibi. Ve biraz daha eski şarkıları dinleyebiliyoruz bu konserde, işte sheer heart attack, dragon attack,get down make love, keep yourself alive ... sonra özellikle save me ve somebody to love performansları nefes kesici, ah ahhh.

Şimdi GEO dergisini okuyacağım sayın seyirciler, firavunlar kenti Teb'deki kayıp tapınağı anlatan bir makale ve şahane fotoğraflar var.

8 Ekim 2009 Perşembe

yok artık

"“Alışverişten döndüğümde eşimi evde acı içinde kıvranırken buldum. Ne olduğunu sorduğumda, ‘Hakkını helal et. Ben intihara teşebbüs ettim. Sabah makatıma şişe soktum’ dedi. Bunun üzerine kendisini hastaneye götürdüm”"

Böyle intihar girişimi görülmedi

7 Ekim 2009 Çarşamba

Kendimden utandığım an bu andır dostlar

Nihayet kendimize yakın ve temiz ferah hem kesemize uygun bir spor salonu bulduk ya, akşam hemen gidip Rumi'de etli ekmek ile kutlama yaptık haahahhaa, etli ekmeklerin arasına da patates kızartması döşeyip dürüm yapıp yedik, bi de o dürümü mayoneze bandırdık yerken amanınnn.

Sonra işte gece eve geldiğimde babam nihayet Bozcaada'dan dönmüş idi, beni birkaç aydır görmüyor ya, şöyle bir baktı, "çok şişmanlamışsın, kendine gel" diye ayarı vermesin mi, amaan birden yüzüm kızardı


Hık mık ettim, kem küm yaptım, ama sonuçta kendi vücuduma yaptığım bu şeyin açıklaması ya da bahanesi yok, olamaz. Ama iyi oldu bana müstahaktı, kendini bunalıp yemeğe vurursan işte böyle olur, onun yerine spora vuracağım kendimi, yaleppim inşallah spor salonundaki yağını tuzunu ölçen tartı sesli tartı değildir :)))

Yaa bir de Arzu ile D&R'da "Arzunun Kanatları" diye bir kitap gördük , ay çok güldüm, püahahaah.

6 Ekim 2009 Salı

GAP Ödüllü Yarışma

Bizim Sibelinsuların en miniği Gap Casting Call'a katıldı dostlar manken olacak biz de onun sırtından geçinip keyif yapacağız püaahahaha

işte şuradan oy veriniz lütfen beaa

GAP Ödüllü Yarışma


Fitness

Perpa'da yeni bir spor salonu açılmış, Life fitness center. Sanırım buna gideceğim. Ferah bir yer, yağ ölçümü falan da yapıyorlar, sonra da bünyene göre program verip takip ediyorlarmış. Böylece ilk ay kardiyo programı, sonra da yağ yakma ve sıkılaştırma derken, asıl amaçları metabolizma yaşımızı geri çekmekmiş. Böylece yaşlanma sürecini yavaşlatmakmış. Mış muş. İşte maaş alınca gidip yazılacağım, lömbür lömbür yağlarımdan kurtulup dipçik gibi olacağım dostlar.

5 Ekim 2009 Pazartesi

Your Amazon.com order has shipped

The following items have been shipped to you by Amazon.com

1 of Queen: The Ultimate Illustrated History of the Crown Kings of Rock (Hardcover)





Table of contents çok incelikli olmuş. Bölümler ile Queen tarihçesini örtüştürmüşler sanırım. Sonlara doğru Goodbye Everybody -I've Got To Go bölümünde anlatılan eminim Freddie'nin ...

Bakalım ne zaman gelecek bu şapşahane kitabım Amerikalardan.

Bin atlı o gün dünyaları yedik

İşte tam karar verdiğimiz gibi 3 Ekim'de Denizo bize kahvaltı ziyafeti verdi ve Lady Charlotte London semalarından uçarak o gün kahvaltıya yetişti.

Artık bu kuş sütü eksik sofralara gömülerek bayılana kadar yememiz vakayı adiyeden oldu. İşte bu sefer de masada EGETÜRK sucuğu, hindi füme, dana jambon, benim için domates soslu sosis ve Bodrumdan gelme muhteşem domatesler vardı. Peynirleri zeytinleri , Nutellayı saymıyorum. Sinem de Antakya usülü kıtır kurabiyeler getirmişti. Ama taze kaymak almayı unuttuk, bu yüzden Nutellayı kaymağın üzerine sürüp yiyemedik.




Kahvaltıdan sonra hepimiz bir köşede yatıp yuvarlandık. Sonra Seval bize bademli ve elmalı kurabiyeler almış, onları yedik, içimiz bayılınca Deniz bize muhteşem yeşil limonlardan limonata yaptı, onu içtik ya ohh , o iç baygınlığı geçti, haydi un kurabiyesi yedik, aman yine içimiz bayıldı, Lady Charlotte'ın elleriyle pişirdiği kallavi kahveleri içtik oy aman, ye iç ye iç... Bu arada Türk filmi seyrediyoruz, Meçhul Kadın diye, başrolde Fato Aman başına gelmeyen kalmadı, evden kovuldu, pavyona düştü, katil oldu. Sonuna kadar izleyemedik içimiz şişti. Bu kahvaltı ziyafeti de böylece son buldu.

Bundan sonraki yeme içme programı sanırım taa 20 Kasım'da, New Moon'a gittiğimizde Astoria'daki Meksika restoranında erimiş peynire gömülürüz artık.

xoxo